Şiir

Bir an adalet kalksa yeryüzünde, Yaşanmaz Dünya üzerinde Şuurlu şuursuz her varlık Rengini bulur adalet ile, Ahenkte her daim mevcudat Söylenen nağmeleri işitir, En derin duygularla hisseder, Nihayete erer cümbüş-ü adilane ile, Sessiz sessiz nağamatın, El üstünde tutulası intizamın, Var olan herşeye verdiğin huzur, İşletir ruhu en derinden, Yorgun kalplere dayanaksın, Olur olmaz her anda, Ruhu coşturan varlığınla, Umut dolu …

İnsanların yüzlerini bir sis perdesi gibi kaplayan karanlığı yaran patos sesi, bir çekiç gibi göğü örseliyor. Toprağın döşünden adeta bir mızrak gibi yükseliyor, başakların kıskanç ve kindar muzahafızları olan yırtıcı firezler. Harman yerinde, yalpalayan genç kızların kana bulanmış çıplak ayak bileklerinden süzülen masum inatçı sakinliğidir, kördüğüm olmuş gecenin iniltisini boğazlayan. İşte o delişmen yürek, ökseli motor sesini bastırıyor. gümbürtü ile …

Akdeniz’in kıyısında bir evim olsa, Çatısı deniz kabuklarından Duvarı gök mavi pullardan Penceremde leylaklar Kapımı sevinçle çalan bahar olsa Turunç bahçelerinden Portakal çiçeği kokan narin ellerinle Birden karşıma çıksan Başında murt çalısından bir taç, Roma kraliçeleri gibi ihtişamlı güzelliğinle Ellerimden tutsan ve koşsak denize doğru Uzansak annemizin kucağına Yosunlu saçlarını çekiştirsek ve tuzlu yanaklarından öpsek Bize (deniz) kızlarının masalını anlatır …

Serin ve ürpertici başakların iç gıdıklayan saçları alnına değmiyorsa, Demir pençe tırnakların, kanayan toprağın etini deşmiyorsa, Kanatları altında bir yerden bir yere Ölüm ve hayat taşıyan kuşlar Zihnin karanlık odalarını aşıp Yüreğinin sonsuz pınarlarına konmuyorsa, Papatyaların gölgesi altındaki Gözlerin, kuduz gecenin rahminden kan kırmızısı doğan güneşin Bir baba şefkatiyle toprağın yüzünü okşadığını göremez!   NOT: Eser sahibinin bilgileri yarışma tamamlandıktan …

Canan: Sevgili, âşık olunan kimse Buğulu bir bahar sabahında billur gibi ışıltılı gözlerimle titreyen yabani dudaklarımla seni bekleyeceğim. Karanlık yıldızlı bir gecede yalım kırmızı avuçlarımla hasretinden kor olmuş yüreğim ile seni bekleyeceğim. Anadolu’nun uçsuz bucaksız ovalarında bir ulu çınarın gölgesinde zahid bir derviş sabrıyla seni bekleyeceğim. Gün gelecek avcılardan kaçan cerenler gibi ürkek, nazlı ve meraklı bakışlarınla karşıma çıkacaksın. Tel …

Tahakküm altına alınamaz vicdanın sesiyim Çağların kahraman gürültüsü göğsümün sırça kafesinde yankılanır Ben bir şairim Yüreğim yangın yerlerinin alevi ile harelenir Kızıl kanatlı kelimlerle gökyüzünde dolaşırım Fikirlerimin, inançlarımın damıtılmış parıltısında başka rehber tanımadan yürürüm karanlığın üzerine Yazgımı kendi avcumda taşıyan ben bir şairim   NOT: Eser sahibinin bilgileri yarışma tamamlandıktan sonra eklenecektir.

Her şey gün doğumu ile başlar : Aşk, kavga ve yaşamak sancısı. G’ökseli yıldızların insanı baştan çıkaran cazibesi Ve ayın beyaz kanatları altındaki dağların leylak ağaçları gibi mora çalan karanlığı, güneşin patlayan saçakları altında birer birer silinince Mağrıp ve maşrıpın, yer ile göğün tek bir çizgi halinde kavuştuğu an aydınlık bir uğultu ile uyanan göğün serinliği sersemletir, Toprağın hıncı ile …

Anaların ağıtları anlatır Çukurova’yı Kan ve gözyaşı ile sulanmıştır toprağı Her şey bir at karşılığından on yedi dönüm tarla satın alması ile başladı Hayat savaşmaktır, savaşmak değilse hiçbir şeydir diyordu İstiklal Madalyalı Bey Savaşların en büyüğü toprak savaşıydı Doğurgan ve şehvetli toprağın ihtirasına kapılmıştı Kah güzellikle kah tehdit ile istiyordu köylülerin bakire topraklarını Bazısı Bey’e yalvardı “ağam canımız kurban sana …

Karanlık bir ürperti ile depreşen bulutların yalnızlığını taşıyan mahmur gözlerin vardı. Dudaklarında uçuşan kızıl kuşlar Aşk ve özlemle kanat çırpıyor Dudaklarımın üzerinde, Örselenmiş kanatlarının altından süzülen Sahici sözlerinin ayartması Yüreğime dokunan bir çarpıntı oluyor Bir şimşek gibi umutsuz gecelerimi aydınlatan, Hüzünle demlenmiş sonbahar akşamlarında büyüyen, kar beyazı abelya çiçeklerine bezenmiş narin ve unutulmuş ellerin vardı Boynundan yükselen o koku Yağmurla …

Nazlı bir yar gibisin ”Güzel Ankara” Ayrılıklara, vedalara hiç yanaşmıyorsun Seni terkedeni affetmiyorsun Anadolu’nun bütün yolları sana çıkar ”Seni görmek ister her bahtı kara” Senin için şiirler söylenir Doğudan batıya Kara tahta önünde yakaları beyaz tomurcuklu genç kızların ağzından Senin için marşlar yükselir Doğudan batıya Bayrakların, flamaların, büstlerin önünde Saçları kına yakılmış dik başlı askerlerin ağzından Senin kar altındaki ışıltılı …