Adli kolluk tarafından tutulan görüşme tutanağının hukuki niteliği
Bu yazının konusunu, görüşme tutanağı başlıklı uygulamanın hukuki dayanaktan yoksun olduğuna dair görüş açıklaması ile hukuka aykırı bu uygulamadan hareketle kolluk birimleri ile Cumhuriyet Başsavclıkları arasındaki çalışma ilişkisinin nasıl olması gerektiğine dair görüş açıklaması oluşturmaktadır.
Uygulamadaki soruşturma evraklarının içinde görüldüğü üzere, kolluk görevlileri ile Cumhuriyet savcıları arasında telefon yoluyla gerçekleştirilen iletişim kolluk görevlileri tarafından “savcı görüşme tutanağı” başlığı altında yazıya dökülmekte, ardından Cumhuriyet savcısının imzasına sunulmak suretiyle Cumhuriyet Başsavcılıklarına sunulan evraka eklenmektedir.
Bu uygulama CMK’nın 161/3’üncü madde ve fıkrasında yer alan, ”Cumhuriyet savcısı adli kolluk görevlilerine emirleri yazılı, acele hallerde sözlü olarak verir. Sözlü emir en kısa sürede yazılı olarak da bildirilir” hükmüne dayandırılmaktadır.
Ceza Muhakemesi Kanunun uygulamaya dayanak yapılan madde metninin de içinde yer aldığı İkinci Kitabının, “Soruşturma” başlığını taşıyan Birinci Kısmının “Soruşturma İşlemleri” başlığını taşıyan İkinci Bölümündeki hükümlere göre, soruşturmanın asıl sevk ve idarecisi Cumhuriyet savcılarıdır. Cumhuriyet savcısı soruşturma işlemlerinde adli kolluk amir ve memurlarına emir verme yetkisine sahip bulunmaktadır. Kolluk amir ve memurlarının Cumhuriyet savcısına karşı sorumluluklarını daraltan herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Kolluk görevlileri Cumhuriyet savcısı tarafından verilen emirleri alarak uygulama sorumluluğunu taşımaktadır.
CMK’nın 161’inci maddesinin beşinci fıkrası metninde ,diğer madde ve fıkra metinlerinden ayrı olarak “adli kolluk” yerine “kolluk amir ve memurları ile en üst dereceli kolluk amirleri” ibaresi kullanılmıştır. Bu şekilde adli iş ve işlemlere ilişkin sorumluluk, bu hususta Cumhuriyet savcısınca görev verilen bütün kolluk görevlilerine teşmil edilmiş, hiyerarşik ve fonksiyonel yapılanmada adli kolluk görevi alanlarla sınırlandırılmamıştır. Aynı maddenin gerekçesinde en üst dereceli kolluk amirlerinin adli görevlerinin bulunduğu açıkça belirtilmiştir. En üst dereceli amirlerin, idari yönden mülki amire karşı , adli iş ve işlemler çerçevesinde de Cumhuriyet Başsavcılıklarına karşı sorumlu olmaları, hiyerarşik yapılanmanın, organik bir bölünme değil, sadece görevlerin daha etkili ve verimli yürütülmesi için fonksiyonel bir iş bölümü olarak ihdas edildiğini göstermektedir.
CMK’nın 161/3’üncü madde ve fıkrasında yer alan hükmün nasıl uygulanacağının tespiti bakımından Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde kayda alınarak soruşturma numarası almış derdest dosyalardaki işlemler ile kolluk görevlileri tarafından anlık el konulan, Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde henüz soruşturma numarası almamış olay soruşturmalarına dair işlemler arasında ayrım yapılması gerekmektedir.
Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde kayda alınarak soruşturma numarası almış derdest dosyalardaki işlemler için verilen emirlerin yazılı olması gerekmektedir. Madde hükmü ile Cumhuriyet savcısından, elinde bulunan derdest soruşturma dosyalarında kolluğa öncelikli olarak yazılı emir vermesi istenmekte, acele hallerde sözlü emir verme yetkisi tanınmaktadır. Nitekim uygulamada Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde kayda alınarak soruşturma numarası almış derdest dosyalara ilişkin her türlü soruşturma işlemi için müzekkere yazılmakta, gerekli görülen hallerde sözlü emirler de verilmekte, sözlü emre konu iş ve işlemler en kısa sürede ikmal edilerek yazılı hale getirilmektedir.
Kolluk görevlileri tarafından anlık el konulan, Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde henüz soruşturma numarası almamış olay soruşturmalarına dair işlemlerin ise sözlü emir yoluyla getirilmesi gerekmektedir. Bu kuralın istisnalarını CMK’nun 91/3 ve 119/1’inci madde ve fıkralarında yer alan göz altı süresinin uzatılmasına ve arama yapılmasına ilişkin emirler oluşturmaktadır. Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde henüz soruşturma numarası almamış, evrakı kolluk biriminde bulunan olay soruşturmaları sırasında göz altı süresinin uzatılması ile ve arama yapılmasının düşünülmesi halinde, buna ilişkin emirlerin de yazılı olarak verilmesi gerekmektedir. Nitekim CMK’nın soruşturma işlemlerine ilişkin diğer hükümleri incelendiğinde, göz altı emri, beden muayenesi ve örnek alınması emri, fizik kimliği tespiti emri, serbest bırakma emri gibi diğer tüm soruşturma işlemleri bakımından, Cumhuriyet savcısının kolluk görevlilerine yazılı emir vermesi koşulu aranmadığı açıkça görülmektedir.
Yukarıdaki açıklamalar ve tartışmaya konu uygulama birlikte ele alındığında;
Adli emir ve talimatlar gereğinin, halen kurulmuş ve örgütlenmiş bir adli kolluk birimi olmaması, bütün kolluk birimlerinin gerektiğinde veya Cumhuriyet Savcısının emri ile adli kolluk görevlerini yerine getirmekle yükümlü olduğuna ilişkin açık hüküm bulunması karşısında, zorunluluk bulunmadıkça, teşkilattaki fonksiyonel iş bölümüne göre takibi yönteminden vazgeçilerek, evrakın niteliğine nazaran genel olarak il ve ilçe kolluk birimlerinin en üst dereceli amirince veya görevlendireceği dereceli diğer amirlerce yazılı usule bağlı doğrudan takip edilmek suretiyle sürekli ve etkin bir şekilde denetimin sağlanması gerektiği, ancak bu durumda yetki kullanımı sırasında eksiklik ve aksaklıklara dayalı olarak ortaya çıkan yasal sorumluluğun önüne geçilebileceği ,
Anlık el konulan soruşturma işlemlerinde, kolluk görevlisi ile Cumhuriyet Savcısı arasındaki telefon iletişimi sırasında Cumhuriyet Savcısının kanun gereği veya olaya özel takdiri kapsamında vereceği yazılı emir bildirimlerinin bizzat Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanması gerektiği, bu emirlerin muhatabının en üst dereceli kolluk amirleri olması gerektiği, bu şekilde kolluk memur ve amirlerinin soruşturma işlemlerindeki özen sorumluluğunun olması gereken seviyelere çıkarılabileceği, adli kolluk hizmetlerinin etkili ve verimli yürütülebileceği, “savcı görüşme tutanağı” başlıklı yazı düzenlenmesi uygulamasının yasal ve hukuki dayanaktan yoksun bulunduğu, herhangi bir yazılı emri gösterir belgenin, o emir verme yetkisine sahip olan Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenmesi gerektiği, kolluk görevlilerinin aldıkları emrin ne olduğuna dair tutanak düzenleme yetkilerinin olmadığı ve uygulama sonucunda düzenlenen tutanağın hukuken hüküm ifade etmediği anlaşılmaktadır.
YAZAN: Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesi Üyesi Sacit AKDAĞ
Kolluk görevlisi görüşme tutanağı hazirlayamaz. Cumhuriyet savcısı yaptıracağı isin emrini yazılı olarak bizzat hazırlanmalıdır.tespitine katılıyorum.Guzel bir inceleme…emeğinize sağlık.