Çeşitli basın, yayın ve sosyal medya mecralarında Hakimlerin havaalanlarında hiçbir şekilde üzerlerinin aranmayacağı şeklinde çıkan haberlerle ilgili olarak; Hakimler ve üzerindeki eşyalar, valizleri dahil X-RAY cihazından her türlü geçmektedir. Sadece X-RAY cihazından geçen Hakimler el ile aranmamaktadır. Ancak bu durumun sosyal medya mecralarında çarpıtılarak Hakimler X-Raycihazından hiç geçirilmeyecek, hiçbir şekilde üstleri aranamayacak şeklinde lanse edildiğini gözlemlemekteyiz. Oysa Danıştay 10. Dava Dairesinin 2018/3428 esas, 2023/419 sayılı kararında;
”Uyuşmazlık, havaalanlarının güvenlik kontrol noktalarında duyarlı kapı ve x-ray cihazlarından geçen hakimlerin, söz konusu cihazların ikaz vermesi halinde, üstlerinin ve eşyalarının elle aranmasının mümkün olup olmadığı noktasındadır…
Nitekim, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 88. maddesi ile hakim ve savcıların, görevlerinin önem ve özelliği gözetilerek, yakalanmaları ve sorgulanmaları yasal bir teminata bağlanmıştır. Bu hükme göre, hakim ve Cumhuriyet savcılarının üzerlerinin ve konutlarının aranması ancak ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hâllerinde mümkündür. Anılan hükümde öngörülen arama yasağının “adli arama”lara yönelik olduğu konusunda tereddüt bulunmamakla birlikte, ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hâlleri haricinde -başka bir ifadeyle belirtilen kapsama girmeyen görevleriyle ilgili ya da kişisel suçları dolayısıyla- arama muafiyeti bulunan hakim ve savcıların, herhangi bir suçun söz konusu olmadığı önleme aramalarından da evleviyetle (çok içinde azı da barındırır prensibi gereği) muaf olduklarının kabulü zorunludur.
Diğer taraftan, her ne kadar 5442 sayılı Kanun’un ek 1. maddesinde, havalimanlarında görevlendirilen mülki idare amirlerinin, görevli bulundukları sivil hava meydanları ve havalimanlarında kural olarak herkesin üstünü, aracını ve eşyasını aratabileceği; 2559 sayılı Kanun’un 9. maddesinde de, polislerin, halkın topluca bulunduğu, umumi ve umuma açık yerlerde mülki idare amirinin izniyle, tehlikenin önlenmesi veya bertaraf edilmesi amacıyla güvenliğini sağladığı bina ve tesislerde (havalimanı gibi) ise, herhangi bir emir ve karar olmaksızın kural olarak herkesin üstünü, aracını, eşyasını teknik cihazla ve gerektiğinde el ile aramaya yetkili olduğu yolunda hükümlere yer verilmiş ise de; anılan kanunların havalimanına yönelik önleme aramaları bakımından “genel kanun” niteliğinde bulunduğu, 2802 sayılı Kanun’un ise hakim ve savcılar ve dolayısıyla uyuşmazlık açısından “özel kanun” niteliğinde bulunduğu, genel ve özel kanunların birbirleriyle çatışması halinde “özel kanun”un uygulanması gerektiği açık olduğundan, 5442 sayılı Kanun ile 2559 sayılı Kanun’un anılan hükümlerinin uyuşmazlığa uygulanmasına hukuki olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda, hakim ve savcıların üstlerinin ve eşyalarının elle aranması, açık bir kanun hükmü olmadığı sürece, ancak ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hâlleri ile aramaya bizzat izin vermeleri halinde mümkün olup; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı (Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı) Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün; bu yönde düzenleme içermeyen, havaalanlarına girişlerde Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalarla muafiyet tanınan kişiler haricindeki tüm kişilerin ve eşyalarının güvenlik kontrol noktalarında duyarlı kapı ve x-ray cihazının ikaz vermesi halinde, elle aranması gerektiği, hakim ve savcıların da güvenlik kontrolünden standartlara uygun biçimde geçmesinin uygun olacağı, diğer tüm yolcular gibi hakim ve savcı unvanlarına sahip kişilerin arama/tarama yapılmasını istememeleri halinde uçağa kabul edilmeyecekleri yolunda kural getiren 06/03/2014 tarih ve 93582559-249/211 sayılı “Hakim savcıların taranması” konulu genel yazısında hukuka uygunluk bulunmamaktadır. Bununla birlikte, taleple bağlılık ilkesi gereğince dava konusu düzenleyici işlemin yalnızca “hakimler” yönünden iptaline karar verilmesi gerekmektedir.”
Açıkça görüldüğü üzere ilgili karar Hakimlerin hiç aranmayacağına ilişkin değil, X-RAY’den geçen Hakimlerin el ile aranmayacağına ilişkin. Sosyal medyada yapılan paylaşımları son derece haksız ve yersiz bulmaktayız.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.