İsrail’i kınıyoruz

İsrail tarafından El Ehli Babtist (Mamedani) Hastanesinin bombalanmasıyla ilgili basın açıklaması

İsrail savaş uçakları tarafından El Ehli Babtist (Mamedani) hastanesine yönelik olarak 17.10.2023 tarihinde gerçekleştirilen hava saldırısı sonucunda çoğunluğu kadın ve çocuk 500’den fazla kişi yaşamını yitirmiş bulunmaktadır. İsrail’in bu eylemi, 1907 tarihli La Haye Sözleşmesinin eki IV Nolu Kara Savaşı Kuralları Sözleşmesi Yönetmeliğinin 25. maddesine tamamen aykırı olup, Filistin’inde taraf olduğu Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Tüzüğü’nün 6. maddesine göre Soykırım, 7. maddesine göre İnsanlığa Karşı Suç ve 8. maddesine göre Savaş Suçudur (ilgili sözleşme hükümlerine aşağıda yer verilmiştir).

Uluslararası Af Örgütünden yapılan açıklamaya göre Filistinde fosfor bombaları kullanıldı

İsrail daha önce de yine bir çocuk hastanesini bombalamış olmakla birlikte saldırılarda yer yer fosfor bombası kullandığıda uluslararası gözlemci kuruluşlarca tespit edilmiştir. Birleşmiş Milletler (BM) Konvansiyonel Silahlar Sözleşmesi (CCW) uyarınca sivil bölgelerde havadan yangın çıkarıcı silah saldırıları yasak. Ancak İsrail bu bombaları kullanarak savaş suçu işlemektedir.

İsrail’in eylemlerinin meşru savunma kapsamında değerlendirilmesi mümkün değil

Meşru savunma saldırıyı gerçekleştirene karşı yapılır. Nitekim Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Tüzüğü’nün 31. maddeside bu duruma atıf yapmaktadır. Oysa İsrail’in hastaneye yönelik olarak yaptığı eylem doğrudan sivillere yönelik olup, sivillerin çoğunluğunu da kadınlar ve çocuklar oluşturmakta olduğundan meşru savunmadan bahsedilmesi mümkün değildir.

Dünya Sağlık Örgütü açıklamalarına göre İsrail 41. kez sağlık müesseselerine saldırdı

İsrail DSÖ verilerine göre 7 Ekim Gazze saldırısından sonra sağlık müesseselerine 41 kez saldırı gerçekleştirmiştir. Hastanelerin bombalanması ise Harp Zamanında Sivillerin Korunmasına İlişkin 1949 Cenevre Sözleşmesinin ”Hastaneler ve Emniyet Mıntıkaları” başlıklı 14. maddesine, ”Tarafsız Bölgeler” başlıklı 15. maddesine, ”Yaralı ve Hastalar: Genel Koruma” başlıklı 16. maddesine, ”Tahliye” başlıklı 17. maddesine, ”Hastanelerin Korunması” başlıklı 18. maddelerine göre savaş suçudur. İsrailin sağlık müesseselerin saldırması ve sivilleri katletmesi, Gazze’de Filistin nüfusunu yok etmeye yönelik soykırım suçudur.

Tüm bu eylemlerinden ötürü İsrail’i kınıyoruz.

Görüldüğü üzere savaşında bir hukuku bulunmaktadır. Savaşta bile hastaneler bombalanamaz. İsrail ise bu hukuku hiçe saymaktadır. O kadarki hastane enkazında yaralıları kurtarmaya çalışan sağlık personellerine dahi füze saldırısı yapmıştır. Tüm bu eylemlerinden ötürü İsrail’i kınıyoruz.

Bu saldırı Ülkemizde infiale yol açmamalı, sağ duyuyla hareket edilmelidir.

Zira bu eylemlerden doğrudan İsrail yönetimi ve İsrail askerleri sorumludur. Bu olaydan dolayı şu veya bu şekilde ülkemizde bulunan İsrailliler’e kusur atfetmek mümkün değildir. Zira İsrail içinde bile yönetime çok sert bir şekilde karşı çıkanlar bulunmaktadır. Yöneticilerin yaptığı eylemler, tüm İsrail halkına mal edilmemeli. Bu nedenlerden ötürü Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayan her yabancıya olduğu gibi İsrail vatandaşlarına da Anadolu misafirperverliğine yakışır bir biçimde davranılması gerekmektedir.

Hakimler ve Savcılar Derneği – HAKSAV

KONUYLA İLGİLİ MEVZUAT HÜKÜMLERİ

18 EKİM 1907 TARİHİNDE LA HAYE’DE İMZALANMIŞ, IV SAYILI, KARA HARBİNİN KANUNLARI VE
ADETLERİ HAKKINDA SÖZLEŞME
KARA HARBİ KANUNLARI VE ADETLERİ HAKKlNDA YÖNETMELİK
Madde – 25
Savunulmamış şehirler, kasabalar, ikâmete mahsus evler yahut binalara hangi vasıtayla olursa olsun,
hücum veya bunları bombardıman etmek yasaktır.

Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Tüzüğü
Madde 6
Soykırım
Bu tüzüğün amaçları bakımından “soykırım”, ulusal, etnik, ırki ya da dini bir grubu kısmen veya tamamen yok etmek amacıyla gerçekleştirilen aşağıdaki eylemleri kapsamaktadır:
(a) grup üyelerini öldürmek;
(b) grup üyelerine ciddi bedensel ya da ussal zarar vermek;
(c) fiziksel olarak kısmen ya da tamamen yok etmek kastıyla, grubu ağır yaşam koşullarına maruz bırakmak;
(d) grup içinde doğumları önlemeye yönelik tedbirler koymak;
(e) grup içindeki çocukları zorla bir başka yere nakletmek.

Madde 7
İnsanlığa Karşı Suçlar
1. Bu tüzüğün amaçları bakımından “insanlığa karşı suçlar”, herhangi bir sivil nüfusa karşı yaygın veya sistematik bir saldırının parçası olarak işlenen aşağıdaki eylemleri kapsamaktadır:
(a) öldürme;
(b) toplu yok etme;
(c) köleleştirme;
(d) nüfusun sürgün edilmesi veya zorla nakli;
(e) uluslararası hukukun temel kurallarını ihlal ederek, hapsetme veya fiziksel özgürlükten başka biçimlerde mahrum etme;
(f) işkence;
(g) ırza geçme, cinsel kölelik, zorla fuhuş, zorla hamile bırakma, zorla kısırlaştırma veya benzer ağırlıkla diğer cinsel şiddet şekilleri;
(h) paragraf 3’te tanımlandığı şekliyle, her hangi bir tanımlanabilir grup veya topluluğa karşı, bu paragrafta atıf yapılan her hangi bir eylemle veya Mahkemenin yetki alanındaki her hangi bir suçla bağlantılı olarak siyasi, ırki, ulusal, etnik, kültürel, dinsel, cinsel veya evrensel olarak uluslararası hukukta kabul edilemez diğer nedenlere dayalı zulüm;
(i) zoraki kayıplar;
(j) ırk ayrımcılığı (apartheid) suçu;
(k) kasıtlı olarak ciddi ıstıraplara ya da bedensel veya zihinsel veya fiziksel sağlıkta ciddi hasara neden olan benzer nitelikteki diğer insanlık dışı eylemler.
2. 1. paragrafın amaçları bakımından:
(a) “Herhangi bir sivil topluluğa yönelmiş saldırı”, devlet ya da kurumsal bir politikanın uzantısı ya da bu politikanın daha da ileri götürülmesine yönelik olarak 1. paragrafta belirtilen eylemlerin herhangi bir sivil topluluğa karşı müteaddit kereler yapılması anlamına gelir;
(b) “Toplu yok etme”, nüfusun bir bölümünü yok etmek amacıyla, yiyecek ve ilaca erişimden mahrum bırakmanın yanı sıra, yaşam koşullarını kasten kötüleştirmeyi de içerir;
(c) “Köleleştirme”, kadın ve çocuklar başta olmak üzere, bir kişi üzerinde sahiplik hakkına dayalı yetkilerin, insan ticareti dahil kullanılması anlamına gelir;
(d) “Nüfusun sürgün edilmesi veya zorla nakli”, uluslararası hukukta izin verilen gerekçeler olmaksızın, belli bir yerde, hukuka uygun olarak ikamet eden insanların sürülmesi ya da başka zorlayıcı fiillerle zorla yer değiştirilmeleri anlamına gelir;
(e) “İşkence”, yasal yaptırımlardan kaynaklanan, kaza eseri ya da yaptırımın doğasından kaynaklanan acı ve ıstırap hariç olmak üzere, gözaltında bulunan veya sanığın gözetiminde bulunan bir kişinin, fiziksel ya da ussal olarak şiddetli acı veya ıstırap çekmesini bilerek sağlama anlamına gelir;
(f) “Zorla hamile bırakma”, uluslararası hukukun ciddi bir şekilde ihlali veya bir topluluğun etnik bileşimini değiştirme amacıyla, bir kadının arzusu hilafına, zorla hamile bırakılması anlamına gelir; ancak bu tanım, hiçbir şekilde hamileliğe ilişkin ulusal yasaları etkileyecek şekilde yorumlanamaz;
(g) “Zulüm”, bir grubun veya topluluğun, kimliğinden dolayı, uluslararası hukuka aykırı olarak, temel haklardan ağır bir şekilde mahrum bırakılması anlamına gelir;
(h) “Irk ayrımcılığı (apartheid)”, bir ırkın, başka bir ırk grubu veya grupları üzerinde, sistematik hakimiyet ve baskı kurmaya yönelik kurumsal bir rejim çerçevesinde ve bu rejimi koruma amacıyla işlediği ve 1. paragrafta sözü edilen insanlık dışı fiiller anlamına gelir;
(i) “Zoraki kayıplar”, bir devlet veya siyasi bir örgüt tarafından ya da onların yetkisi, desteği ve bilgisi dahilinde, kişilerin gözaltına alınması, tutuklanması veya kaçırılmasını takiben, bu kişilerin uzunca bir süre, kanun korumasından uzak tutulması amacıyla, nerede oldukları ve akıbetleri hakkında bilgi vermeyi reddetme ve bu kişilerin özgürlüklerinden mahrum bırakıldıkları bilgisini inkar anlamına gelir;
3. Bu tüzüğün amacına uygun olarak, “cinsiyet” toplumsal bağlamda, kadın ve erkek olmak üzere iki cinsiyete atıf yapmaktadır. “Cinsiyet” terimi, yukarıda açıklanandan başka bir anlam taşımamaktadır.

Madde 8
Savaş Suçları
2. Bu tüzüğün amacına uygun olarak, “savaş suçları” şu anlamlara gelir:
(a) 12 Ağustos 1949 tarihli Cenevre Sözleşmeleri’nin çok ciddi şekilde ihlali, başka bir deyişle, Cenevre Sözleşmesi hükümlerine göre korunan şahıs ve mallardan herhangi birine karşı aşağıdaki fiiller:
i) Kasten öldürme;
ii) Biyolojik deneyler dahil işkence veya insanlık dışı muamele;
iii) İnsan vücuduna veya sağlığına kasten büyük ıstırap verme veya ciddi yaralamaya sebep olma;
iv) Askeri gereklilik olmadan, yasadışı ve keyfi olarak malların yaygın yok edilmesi veya sahiplenilmesi;
v) Bir savaş esirinin veya koruma altındaki bir diğer şahsın, düşman devlet silahlı kuvvetlerinde hizmet etmeye zorlanması;
vi) Bir savaş esirinin veya koruma altındaki bir diğer şahsın, kasti olarak adil ve olağan yargılanma hakkından yoksun bırakılması;
vii) Hukuka aykırı sürgün, nakletme ya da hapsetme;
viii) Rehine alınması.

Madde 31
Cezai sorumluluktan kurtulma
(c) Kendisine ve başka bir şahsa veya eşyaya karşı yönelmiş bir tehlike ile orantılı bir şekilde; yakın ve kanunsuz bir kuvvet kullanımına karşı kendini veya başkasını ya da savaş suçlarında hayati öneme haiz eşyayı veya askeri bir görevin yerine getirilmesinde önemli olan bir eşyayı savunmak için makul hareket etmesi halinde. Askeri kuvvetler tarafından gerçekleştirilen savunma amaçlı bir harekata katılım, bu alt paragrafa göre cezai sorumluluğu kaldırmak için başlı başına bir neden oluşturmaz.

Harp Zamanında Sivillerin Korunmasına İlişkin 1949 Cenevre Sözleşmesi

Hastaneler ve Emniyet Mıntıkaları
Madde – 14
Daha sulh zamanında, Yüksek Akit Taraftar ve muhasamat başladıktan sonra ihtilâfa dahil taraflar kendi topraklarında ve lüzumu halinde, işgal altındaki topraklarda yaralı ve hastaları, malûlleri, yaşlı kimseleri on beş yaşından aşağı çocukları, gebe kadınları ve yedi yaşından küçük çocukların annelerini harbin tesirlerinden masum bulunduracak tarzda sıhhat ve emniyet mıntıkaları ve mevkileri kurabilirler.

Bir ihtilâf başlar başlamaz ve devamı müddetince alakadar taraflar, böylece tesis ettikleri mıntıka ve mevkilerin tanınması için aralarında anlaşmalar akdedebilirler, bu hususta lüzumlu görecekleri melhuz tadilâtı yaparak işbu sözleşmeye müzeyyel anlaşma projesinde derpiş olunan hükümleri meri’yete koyabilirler.

Hâmi devletler ve Beynelmilel Kızılhaç Komitesi, bu sıhhat ve emniyet mıntıkalarının ve mevkilerinin tesisini ve tanınmasını kolaylaştırmak için yardımda bulunmaya davet edilirler.

Tarafsız Bölgeler
Madde – 15
İhtilâfa dahil herhangi bir taraf, muharebelerin cereyan ettiği yerlerde aşağıdaki şahısları hiçbir fark gözetilmeksizin harp tehlikelerinden masun bulundurmak üzere, bitaraflaştırılmış mıntıkalar ihdasını gerek bitaraf bir devlet veya bir insani teşekkül vasıtalarıyla muhasım tarafa teklif edebilirler.

a. Muharip veya gayrimuharip yaralılar ve hastalar,

b. Muhasamata iştirak etmeyen ve bu mıntıkalarda ikâmetleri müddetince askerî mahiyette hiçbir iş görmeyen sivil şahıslar.

İhtilâfa dahil taraflar, derpiş edilen bitaraf mıntıkanın coğrafî vaziyeti, idaresi, iaşesi ve kontrolü hususlarında anlaşır anlaşmaz, bunların mümessilleri yazılı bir anlaşma tanzim ederek imzalayacaklardır. Bu anlaşma, mevzubahis mıntıka bitaraflığının ne zaman başlayacağını ve devam müddetini tespit edecektir.

Yaralı ve Hastalar: Genel Koruma
Madde – 16
Yaralılar ve hastalar, malûller ve gebe kadınlar hususî bir himayeye ve saygıya mazhar olacaklardır.

Askeri icapların müsaadesi nispetinde, ihtilâfa dahil herhangi bir taraf, ölülerin veya yaralıların araştırılması, kazazedelere ve vahim tehlikeye maruz diğer şahıslara yardım edilmesi ve binaların yağmalara ve fena muamelelere karşı himaye olunması için alınan tedbirleri terviç ve iltizam edecektir.

Tahliye
Madde – 17
İhtilâfa dahil taraflar, muhasara edilmiş veya çevrilmiş bir mıntıkadan yaralıların, hastaların, malûllerin, ihtiyarların, çocukların ve loğusa kadınların tahliyesi ve bu mıntıkalara her dinden ruhani mümessillerin, sıhhiye memurlarının ve malzemesinin serbestçe müruru için mahallî anlaşmalar akdine gayret sarf edeceklerdir.

Hastanelerin Korunması
Madde – 18
Yaralıları, hastaları, malûlleri ve loğusa kadınları tedavi için teşkil edilen sivil hastaneler, hiçbir veçhile taarruza uğrayamazlar. İhtilâfa dahil taraflar her zaman bu hastanelere riayet ve bunları himaye edeceklerdir.

İhtilâfa dahil taraflar, bütün sivil hastanelere, sivil hastane mahiyetlerini tevsik eden, ve işgal ettikleri binaların,19 ncu madde medlulünce onları himayeden mahrum bırakan maksatlarla kullanılmadıklarını tespit eden bir vesika vereceklerdir.

Sivil hastaneler, Devlet tarafından müsaade olunursa, seferi silahlı kuvvetlere mensup yaralı ve hastaların vaziyetini islaha mütedair 12 Ağustos 1949 tarihli Cenevre Sözleşmesinin 38 nci maddesinde derpiş edilen alâmeti farika ile belirtilecektir.

İhtilâfa dahil taraflar, melhuz herhangi bir tecavüz hareketini bertaraf etmek üzere, sivil hastaneleri belirten işaretlerin düşmanın kara, hava ve deniz kuvvetlerince açıkça görülebilmesini teminen, askerî icapların müsaadesi nisbetinde, lüzumlu tedbirleri alacaklardır.

Askeri hedeflerin yakınlığı hastaneler için tehlike teşkil edeceğinden hastanelerin bu gibi hedeflerden imkân nispetinde uzakta bulunmasına itina gösterilmesi muvafık olur.

Hakkında Mustafa POLAT

Kontrol Et

22 Ekim 2024 tarihli UYAP kesintisi hakkında

22 Ekim 2024 Salı günü sabah vaktinden başlamak üzere Türkiye genelinde altı saati aşkın bir …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Araç çubuğuna atla